25 Aralık 2015 Cuma

Helloooğ from the other side! Ben geldim!

Öylesine bloga bir bakayım dedim ve en son geçen sene yazında yazmışım farewell diye.

Şuan düşününce, o kadar fazla şey oldu ki bu arada. Son sınıf sendromu, sınav stresi ama her şeye rağmen hayatımın en güzel yılı dediğim bir yıl yaşadım. Ee şimdi neredeyim, n'oldu?

Üniversite maratonu benim için hem başarılı hem başarısız sonuçlandı sanırım. En çok istediğim bölümü, tercih dönemi dışında aklıma gelmeyen bir şehirde-Antalya'da- okuyorum. Yinede hayalini kurduğum yıllara geldim. Azıcık hayal kırıklığı, azıcık özgürlük, azıcık her şeyin değişmesi derken... değişik oldu.

Geçmişi, orada alıştığım insanları, dostluklarımı, hatta okulumu bile özler oldum. Hayatın değişik yönleri vol-1.

Yeni insanlar, yeni yerler, yeni bir ortam... bence güzel şeyler bunlar. Tek keyifli yanı da bu zaten. Her şey yeni. Sadece insan dostluklarının eskisini özlüyor.

Mesela bu blog bile çok eskide kalmış. Burayı bile özledim, "okuldan nefret edeyorooom" temalı saçma sapan yazılarımı bile.

Aslında söylemek istediğim başka bir şey var.

İnandığın için savaşmakla alakalı.

Yılbaşı yaklaşıyor malum, ben de kendim için bir şeyler yapmaya karar verdim ve o burnumda tüten canım dostlarımdan birinin yanına gitmeye karar verdim. Tatilim uzun değil, kısa sürecek ama değecek. Geçen yıl her gün gördüğün birini 3 ay boyunca görmeyince doğal olarak değecek. :)

Hayallerimizi yaşıyoruz. Bunu bilmek bile harika.
Geçen yıl 2015'e dershane çıkışı dışarıda 1-2 saat takılıp, yemek yiyerek geçirdiğim best friendimle bu yıl hayatımızdaki yeni insanlarla beraber hep beraber eğlenerek, Eskişehir'de kutlayacağız. Güzel şeyler.

Eğer inanırsanız ve -çalışırsanız hayat her zaman olmasa bile gülen yüzünü gösterebiliyor.

Benim o "çılgın" maratonum bu şekilde geçti. Herkesin bir hikayesi var.

Ve ben bu sefer gerçekten hikayemin sonunu merak ediyorum.


Birde burayı çok özlemişim!



26 Ağustos 2014 Salı

farewell :)

Merhaba! Bu yılın son yazısını yazıyorum.
Evet,bu sene zorlu geçecek...
Ama sonu güzel olacak.
Olmaması ihtimalini düşünmüyorum hiç.
Olacak çünkü.

Çok inanıyorum.
Siz de bana inanın.
Aklınıza geldiğinde dua edin olur mu?

Bu zaman zarfında blog ile olan ilişkime ara veriyorum. Telefonum var, sosyal medyada kafa dağıtmak için yeterli. Doğal olarak uzağım bir süre daha. Kimse ölmüyo muhtemelen bensizlikten ama durumu paylaşmak istedim, böyleyken böyle. Kendim için bunu yapmak zorundayım.

Hepinizi seviyorum. Blogumu seviyorum. Seslerini duyup,oyunculuklarını izledikçe mutlu olduğum SBSV ekibini seviyorum. Pes etmemem için sürekli destek olan insanları seviyorum.

Biraz sıkıntı,biraz stresten sonra her şey çok güzel olacak.

Görüşürüz... :)


3 Ağustos 2014 Pazar

"Best friends? Bitch, please she is my sister!"

"İki insan daha dünyaya gelmeden, kaderleri görünmez iplerle birbirlerine bağlanır. Bu iki insan birbirlerinden ne kadar uzak olurlarsa olsunlar yada koşullar ne kadar imkansız görünürse görünsün bu ipler ne yapıp edip onları bir yerlerde birleştirir."

Marslı'ma... :)


Sevgili Sen

"Biliyorum mutlu değilsin bu aralar. Yalnız değilsin merak etme. Öyle değilmiş gibi görünse de, herkesin mutlu olduğu söylenemez. Gizlemekte daha başarılılar sadece. Pek çok kişi aynı hisleri paylaşıyor aslında seninle...

Biliyorum, pek iyi değilsin son zamanlada. Saatlerce susmak istiyorsun mesela. Farkındayım... Kurduğun cümleler de giderek kısaldı. Bu yorgunluğunu durgunluğunu,suskunluğunu sen de sevmiyorsun belli ki, kimse sevmiyor... Gülmek sana çok yakışıyordu. Yüksek sesle attığın kahkahaların,yerinde duramaz tavırlarınla hoştun sen. İçinden gelmiyor bu aralar; renklerin eksik. ışığın azalmış,bedenin şeffaf... 

"İyi misin?" sorusuna da tahammülün yok şimdilerde. Her duyduğunda bu soruyu, "Kötüyüm desem ne yapabilecekler sanki" diye geçiriyorsun aklından. Haklısın da, bir şey yapmayacaklar. Yapamazlar... Susuyorsun onun yerine, senin adına sessizliğin cevap veriyor. Çünkü daha çabuk "iyi" olurmuşsun gibi geliyor "nasıl olduğunun" adını koymadıkça.

Sakince düşünelim istersen: Hiç geçmeyecek sandığın ilk an değil bu muhtemelen. Daha önce de benzer şekilde hissettiğin olmuştur. Hepsi bitti öyle değil mi? Her şey geçiyor çünkü. Kül rengi oluyor alev kırmızısı korlar zamanı gelince. Bir zamanlar ölürüm sandığın duygular,hatalar,utançlar başka başka hallere dönüşüyor. Şu an inanması zor olsa da senin için, bu da bitecek bir gün. Kötü bir rüya olduğunu farzet şimdilik. Bir sabah uyanacaksın ve hiç bir şey olmamış gibi devam edecek hayat...

Mutluluk bir armağan değil. Sakın unutma bunu. Dışarıda mutlu olduğunu düşündüğün insanların birçoğu çok şanslı olduklarından değil, "mutlu olmanın bir yolu"nu buldukları için neşeyi yakalamakta bu denli başarılılar. Herkesin farklı seçimleri olabilir bunun için. Gördüğün küçük çocuklara gülümsemeyi dene,yapmaktan zevk aldığın bir şeyler vardır mutlaka -elinden geldiğince zaman ayır onlara,sevdiğin şarkıları dinle,yanında rahat hissettiğin insanlarla vakit geçir,kitap oku,kahve iç,dışarı çık,olduğun şehirde deniz varsa denize bak-yoksa da gökyüzüne çevir başını... Bazen bir sokak hayvanı,küçük bir çiçek bile olabiliyor benim bahanem. Eminim ki zamanla sen de kendi yolunu bulacaksın. "Mutlu olmak" ağır bir sorumluluk. İlla "mutlu ol" demiyorum sana, "iyi ol" yeter-"iyi"olsak yeter aslında...

Sevgili sen... Hala sıkılmadıysan ve hala bunu okuyorsan çevredeki diğer pek çok kişi gibi benim de; seni sevdiğimi-önemsediğimi bilmeni isterim. Umudunu,inancını sakın kaybetme. Daha güzel günlerde,daha mutlu konularda görüşmek dileğimle..."

Gülper Basmancı-Sevgili Sen


26 Temmuz 2014 Cumartesi

ben gitmeliyim buralardan yoksa benden giderim...

Bazen insanlardan yoruluyorum. Gitmek istiyorum kaçabildiğim kadar uzağa kaçmak istiyorum, uzaklaşabildiğim kadar uzaklaşmak. Telefon numaramı değiştirmek,sosyal paylaşım sitelerinde ki hesaplarımı kapatmak,e-mailimden tutun kıyafetlerime kadar her şeyimi geride bırakmak istiyorum. Sevmiyorum bana bakan suratları. Gözlerinin ardında ki o düşünceleri sevmiyorum. Belki kimse yüzüme bir şey söylemiyor ama ben biliyorum, gözlerinin ardından görüyorum söylemek istediklerini ve çok kırılıyorum.

Beni hiç tanımadılar ama ben onları çok iyi tanıdım. Ben onların yanlışlarını umursamadım ama onlar benim doğrularımı bile eleştirdiler. Onlar benim kırılmamı hiç önemsemeden hareket ettiler. Bense "ya dost acı söyler" dediğimde bile onları düşündüm. Onlar kırılmasın diye uğraştım.

Ben gitmeliyim buralardan yoksa benden giderim...
"

19 Temmuz 2014 Cumartesi

zorunda olmak

Ben sürekli düşünüyorum da; ileride psikolog olursam bana logaritma sormayacaklar. Muson ikliminin toprak tipini de soracaklarını sanmıyorum. Bu ülke böyle işte. Eğitim sistemi bu. Doktor olmak isteyen birine Divan edebiyatının nazım biçimini öğretmeye çalışıyorlar,daha fazlasını daha gereksiz şeyleri de. Öğretmenlere bunu anlatmaya çalışıyoruz. "Sınavda çıkacak,üniversiteye girmek için öğrenmelisiniz." diyorlar. Bizde onu soruyoruz işte! Doktor olmak için üniversite okuyacak birine neden yazılı destanları soruyorlar o sınavda? Edebiyat öğretmeni olacak birine neden parabol grafikleri soruyorlar?

Ben okumak zorundayım,üniversite kazanmak zorundayım,ileride hayallerimi gerçekleştirmek yada en azından mutlu yaşamak için o kahrolasıca paraya da sahip olmam gerekecek. Çok fazlasına. İşte hayatımızı kendi koydukları saçma kurallarla sınırlıyorlar ve hiçbir şey yapmıyoruz. Yapmıyorum çünkü bir şeylerin değişeceğine inanmıyorum. Yapmıyorlar çünkü bir şeylerin değişeceğine inanmıyorlar. Çünkü hiçbir şey değişmeyecek.

Hayatta okul dışındaki sorunlarla boğuşurken birde derslerim için uğraşarak ciddi anlamda yıpratıyorum kendimi. Kendimi daha fazla yıpratmaktan korktuğumdan bir şeyler için uğraşmaya üşeniyorum. Bunu okuyan kişi hak verecektir muhtemelen. Sen bunu okudun ve benim gibi düşünüyorsan eminim ki bizim gibi düşünenler vardır. Bir şey değişmez belki ama insanın düşüncelerinde yalnız olmadığını bilmesi güzel bir şey.


15 Temmuz 2014 Salı

en kötüsü

En kötüsü de en yakın arkadaşının,en çok değer verdiğin kişinin gözünün önünde sana yabancılaşması ve başkasıyla yakınlaşması. Bir zamanlar sizde öyle yakınlaşıyordunuz,bunu hatırlamak koyuyor. Veya hani hiç sıkılmadan mesajlaştığınız insan size hiç mesaj atmaması ama başkasıyla mesajlaştığını bildiğiniz an koyuyor. Eskiden her şeyi anlattığınız insanla aranıza mesafeler girmesi veya ben gidiyorum dediğinde gitme demek yerine bay bay demesi.. Hepsi.. Bence en kötüsü o. Sevgili kaybetmek değil. Dost acısı hepsinden beter. Senin değer verdiğin kadar değer vermiyor. Sana söylediği kadar değerli değilsin ya hani o koyuyor.




"Zamanın Çaldıkları..."

Dergi okurken gördüğüm,hoşuma giden kısa bir yazı... Okumanızı tavsiye ederim; 

**

Neler çaldı zaman benden? Önce emziğimi çaldı. Bu kısmı hatırlamıyorum,öyle anlattılar. Ardından oyuncaklarım geldi. Bir zamanlar oyuncak bebeklerim vardı,sahi. Bir gün zaman hepsini torbasına koydu ve götürdü. Oyun arkadaşları aldı bebeklerin yerini. Evcilikler oynanmaya başladı. İtiraf ediyorum gafil avlandım. Oysa sadece arkamı dönmüştüm. Zaman oyun arkadaşlarımı çaldı, yerine okul çantamı bir de suluk ve beslenme çantası. Suluk ve beslenme çantası çok saklanamadı. Bazen öğretmenlerimi çaldı, bazen de arkadaşlarımı çaldı. Bende küstüm zaman. Ama gönlümü almasını bildi,bana yenilerini verdi. Bir gün fark ettim ki usul usul o küçük kızı çalmıştı. Küçük kızın önlüğünün cebindeki çocukluk hayallerim,masal kitaplarım,sihirli perilerim ve saçımın kurdelesi  de çalındı gitti tabi. Kahkahalarımı, göz yaşlarımı, arkadaşımın kulağına fısıldadığım sırlarımı, bir o kadarda yalanlarımı çaldı. Şikayet edeyim dedim hiç delilim yoktu,hiç şahidim de. Her şeyimi çalan zaman bir gün kalbimin üzerine bir not bıraktı:


"Eğer bir şey gerçekten sana aitse onu senden kimse çalamaz, ben bile."


8 Temmuz 2014 Salı

...

Hani bir süre sonra, çok fazla şey paylaştıktan sonra, araya mesafelerin girdiği insanlar var ya. Bi daha hiç eskisi gibi olamayacağını bildiğin. Yıllarca hep en çok konuştuğu,en çok sevdiği,en çok güldüğü,en çok ağladığı kişi senken sonra bir bakarsın sen hep dışta kalan olmuşsun. Hayat kimse için adil değil. Ama bazen en yakınım dediğin insanı kaybetmek en büyük adaletsizlik oluyor senin için. Kendisinden bile iyi tanıdığın bir insanın zamanla değiştiğini görmek... Hiç olmayacak gibi görünen olaylar,hiç hissedilmeyeceğini sandığın duygular. Evet. Bu da olduysa eğer. Sanırım ben. Bu topluluk yaşantısına daha fazla alışmaya çalışmak ya da katlanmak zorunda bırakılmayacağım.


beni tanımıyor olabilir misin?

Çizgi film izlerken mutlu oluyorum.
Yemek yerken mutlu oluyorum.
Müzik dinlerken mutlu oluyorum.
Sevdiğim ünlülerin resimlerine bakarken mutlu oluyorum.
En yakın arkadaşımla sarılınca mutlu oluyorum
Bi arkadaşımla mesajlaşırken mutlu oluyorum
Sabahlayıp sonra bütün gün uyuyunca mutlu oluyorum.
Salak salak tweet atmaktan mutlu oluyorum.
Uyumaktan mutlu oluyorum.
Rüzgar esince mutlu oluyorum.
Yağmur yağınca mutlu oluyorum.
Yeni kitap alıp okuyunca mutlu oluyorum.
Yeni arkadaşlar edinince mutlu oluyorum.
Yazı yazınca mutlu oluyorum.

Sen hala sen çok olumsuzsun,çok mutsuzsun diyosun. Beni tanımıyor olabilir misin?